reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN
reklam

Vesvese ve Psikolojik Derinlikleri Üsküdar Üniversitesi’nden Uzman Görüşleriyle Anlatılıyor

Üsküdar Üniversitesi uzmanlarından vesvese ve psikolojik derinlikleri hakkında detaylı bilgiler ve uzman görüşleriyle bilinçli bir farkındalık kazanın.

Yayınlanma Tarihi : Google News
Vesvese ve Psikolojik Derinlikleri Üsküdar Üniversitesi’nden Uzman Görüşleriyle Anlatılıyor
reklam

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Prof. Dr. Nevzat Tarhan’dan Vesvese Konusunda Detaylı Değerlendirme

Üsküdar Üniversitesi’nin kurucu rektörü ve alanında saygın psikiyatrist olan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, vesvese kavramını ve bu durumun psikolojik temellerini detaylı bir şekilde ele aldı. Kendisi, vesvese kavramının halk arasında yaygın olarak kullanıldığını, Arapça kökenli kelimenin anlamının genellikle dini bir bağlamda kullanıldığını, ancak psikolojiyle de iç içe geçtiğini vurguladı.

Vesvese nedir? Prof. Tarhan, bu kavramın halk arasında şeytandan gelen sözler ya da içe doğuş şeklinde anlaşıldığını, ancak ruh ve psikolojik açıdan bakıldığında, bu düşüncelerin ilham veya kuşku şeklinde de ortaya çıkabildiğini belirtti. “Vesvese, genellikle halk arasında şeytandan gelen sözler veya içe doğuş anlamında kullanılmakla birlikte, dini ve psikolojik boyutları iç içe geçmiştir. Rahman’dan veya meleklerden gelen ilham ise, insanın iç dünyasındaki farklı bir boyutu temsil eder.” dedi.

Bir Maddeyi Anlamlı Kılan Nedir?

Psikolojide önemli bir kavram olan “Bir maddeyi anlamlı kılan nedir?” sorusu, Prof. Tarhan’a göre çok temel ve derin bir sorudur. O, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Bir nesneyi veya durumu anlamlı kılan, sadece fiziksel özellikleri değil, aynı zamanda onun fonksiyonel ve manevi boyutlarıdır. Örneğin, bir kalemi değerli kılan sadece görünümü veya kalitesi değil, onun yazma fonksiyonudur. Yani, anlam, nesnenin işlevselliği ve insana kattığı manevi değerle ilgilidir. İnsan doğası gereği anlam arayışında olan bir varlıktır ve bu nedenle, maddedeki anlamı keşfetmek ister. Vesvese de bu süreçte ortaya çıkar. Beynimiz, bu altyapıyla doğar ve sürekli yeni düşünceler üretir.”

Akıl Yürütme ve Sezgilerle Oluşan Bilgiler Vesveseye Dönüşüyor

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, beyin faaliyetlerini şu şekilde açıkladı: “Beynimiz sürekli düşünce ve duygu üretir. Vesveseleri doğru anlayabilmek için, sadece yüzeysel anlamlara değil, aynı zamanda görünmeyen, derin anlamlara da dikkat etmeliyiz. Bu noktada, 360 derece düşünmek gerekir. Yani, yalnızca görünenleri değil, akıl yürütme ve sezgilerle görünmeyeni de fark etmek önemlidir. Bu durumda, akıl ve sezgilerle elde edilen bilgiler somut olmadığı için, yoruma açık hale gelir ve bu da zihnimizde vesvese olarak kendini gösterir.”

Obsesif Vesvese ve Zamanla Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) Haline Gelmesi

Prof. Dr. Tarhan, obsesif vesvesenin, zamanla Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) durumuna dönüşebileceğine dikkat çekti. Anlatımında şunları kaydetti: “Bazen insanın aklına, ‘Elim kirli mi, temiz mi?’ gibi düşünceler gelir ve beynin ön bölgesinde yer alan filtrenin devreye girdiğini görürüz. Bu filtrenin görevi, temizlik ölçütlerini değerlendirmektir. Eğer bu mekanizma sağlıklı çalışıyorsa, kişi kendine güvenerek yoluna devam eder. Ancak, bu mekanizma bozulursa, ‘Yeterince temiz değilim, tekrar yıkamalıyım’ düşüncesi devreye girer. Bu da zamanla saatlerce temizlik yapmaya veya birkaç saat tuvalette kalmaya neden olabilir. Bu durum, obsesif vesveselerin zamanla OKB’ye dönüşmesinin klasik örnekleridir.”

İnançların ve Büyüye İnanmanın Psikolojik Temelleri

Prof. Tarhan, beynin sinir yollarının aşırı gelişmişliğinin, özellikle OKB hastalarında görüldüğünü belirtti. Sözlerine şöyle devam etti: “Normal bireylerin karar verme yolları daha patika iken, OKB hastalarının beyin yolları otobana dönüşmüş gibi. Beyin, daha fazla düşünce ve tekrar isteğiyle hareket eder. Bu, halk arasında ‘büyü’, ‘cin’, veya ‘üç harfli’ gibi kavramlarla ilişkilendirilen vesveselerin temel psikolojik nedenidir. Ayrıca, insanların belirsizlik karşısında tahammülsüzlükleri ve anlamlandırma ihtiyacı, bu tür inançlara yatkınlık getirir. İnsan, açıklayamadığı durumlarda toplum ve dini literatürden öğrendiği bilgilerle kendini ikna eder ve bu da zamanla ciddi bir inanç ve korku haline dönüşebilir.”

Zihinsel Geviş Getirme ve Vesvesenin Zihin Dinamikleri

Vesvesenin, aslında karar verme mekanizmasıyla ilgili olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, “Eskiden psikiyatride ‘psikasten’ olarak adlandırılan obsesif düşünceler, zamanla ‘rüminasyon’ veya zihinsel geviş getirme haline gelir. Kişi, rahatsız edici ve istenmeyen düşünceleri sürekli tekrar eder. Bu durum, tik bozukluklarındaki motor tekrarlar gibi görülebilir. İnsan, bu tekrarları durdurmaya çalıştıkça, düşünceler daha da yoğunlaşır. Bazı durumlarda, bir tiki veya tekrar eden düşünceyi ortadan kaldırmak yerine, yeni bir tiki veya düşünce ortaya çıkabilir. Bu süreçte, kişinin iç dünyasında, farkında olmadan, tekrar eden ve üzerinde yoğunlaştığı düşünceler, onun obsesyonlarını ve ruminasyonlarını oluşturur.”

Düşünce Gücü ve Beynimizdeki Sermaye

Prof. Tarhan, insanların hayal dünyasında sık sık kaybolduğunu ve bu durumların, şizofreni veya bipolar bozukluk gibi psikiyatrik rahatsızlıklara zemin hazırlayabileceğine dikkat çekti. Düşüncenin, beynimizin en büyük sermayesi olduğunu vurgulayan Tarhan, şu ifadeleri kullandı: “Düşünce, beynimizin ürettiği büyük bir sermayedir. Bu sermayeyi doğru yönetebilirsek, vesvese veya obsesyonların etkisinden kurtulabiliriz. Parasal sermayemizi iyi kullanmak gibi, düşünce ve duygu sermayemizi de amaca uygun, bilinçli bir şekilde yönlendirmeliyiz. Bu, hayatımızda denge ve istikrar sağlar.”

Mükemmeliyetçilik ve Obsesyon Arasındaki Bağlantı

Prof. Tarhan, mükemmeliyetçi ve detaycı kişilerin, obsesyon ve vesveseye daha yatkın olduğunu belirtti. “En çok önem verdikleri konu ne ise, vesvese de genellikle oradan başlar. Bu nedenle, kişilerin kendi önceliklerini ve değerlerini iyi belirlemesi, bu döngüyü kırmada önemli rol oynar.” dedi.

Doğuştan Gelen 12 Farklı Kişilik Yapısı ve Obsesif Özellikler

Literatürde, doğuştan gelen 12 farklı kişilik yapısının tanımlandığını söyleyen Prof. Dr. Tarhan, bunlardan birinin de obsesif kişilik yapısı olduğunu ekledi. “Obsesif kişilik yapısına sahip bireyler, doğuştan mükemmeliyetçilik ve ayrıntıcılık konusunda yatkındır. Bu özellik, iyi kullanıldığında başarı getirirken, dozu kaçarsa, kişinin yaşamını zorlaştırabilir. Her kişilik özelliği gibi, bu da bir denge meselesidir. Kimi zaman hepimiz biraz kuşkucu, biraz bencil veya obsesif olabiliriz; önemli olan, bu özellikleri dengede tutabilmek.” şeklinde konuştu.

Obsesyonun Başlangıcı ve Kişinin En Çok Önem Verdikleri

Obsesyonların, kişinin en çok önem verdiği alanlardan başladığını ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Parayı çok seviyorsa, parasal kayıplar korkusu obsesyon haline gelir. Temizlik ve hijyene önem veren kişilerde bulaşma ve kirlenme obsesyonları oluşabilir. Sağlıkla ilgilenen kişilerde ise sağlık endişeleri ve obsesyonlar ortaya çıkar. Bu durumlar, kişinin yaşam kalitesini ciddi anlamda etkileyebilir.” dedi.

Zihin Kuramı ve İnsan Beynindeki Zihinselleştirme Yetisi

İnsanı diğer canlılardan ayıran en temel özelliğin, ‘zihinselleştirme’ veya ‘zihin kuramı’ olduğunu belirten Prof. Tarhan, şunları söyledi: “Zihinselleştirme, yani bir şeye anlam yükleme ve her şeyin anlamını araştırma yetisi, insan beyninde doğal olarak bulunur. Bu yeti, yüksek düzeyde otizm spektrumunda olan bireylerde eksik olabilir. Mesela, otistik çocuklar bir nesneyi gösterdiğinizde, genellikle nesne yerine parmağı izlerler. Bu da, akıl yürütme ve anlamlandırma süreçlerindeki zorlukların bir göstergesidir.”

Vesvesede Düşünce Yönetimi ve Anlamın Önemi

Erich Fromm’un sözünü hatırlatan Prof. Tarhan, “Her maddenin özü manadır, anlamdır” dedi ve ekledi: “Eğer insanlar, yaptıkları her işin anlamını göz önüne alırsa, yaşamlarına daha sağlıklı bir perspektiften bakabilirler. Obsesyon ve vesvese yaşayan kişilerde ise bu anlam kaybı belirgindir. Vesvese, insanın doğasına özgü bir olgudur. Diğer canlılarda obsesif ve vesveseli davranışlar görülmez. Bu, tamamen insanın anlam arayışı ve temel korkularıyla ilgilidir. İnsan, anlam arayışını sürekli sürdürebilmek için düşünce üretir. Bu noktada, düşünceyi doğru yönetmek ve alternatif düşünceler geliştirmek büyük önem taşır.” diye sözlerini tamamladı.

reklam