11’incisi “Yeniden düşün, Yine yarat, Tekrar inşa et” temasıyla gerçekleşen Brand Week Istanbul’un birinci gününde, aktifliğin onur konuğu olan Uğur Yücel sahnedeydi. Duayen oyuncu, Yekta Kopan ile birlikte geçmiş ve gelecek ortasında gidip gelen keyifli bir sohbet gerçekleştirdi.
Yılın en ilham verici haftası Brand Week Istanbul başladı. Bu yıl 11’inci sefer yaratıcı sanayilerle buluşan şenlik, Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen fikir başkanlarını, trendlere taraf veren uzmanlarını ve iş dünyasının ezber bozan isimlerini 10 Kasım’a dek Haliç Kongre Merkezi’nde bir ortaya getirmeyi sürdürecek.
Brand Week Istanbul birinci gününde, “Yıkmak ve Tekrar Yaratmak Ortasında Sanatçı” başlıklı oturumda, aktifliğin onur konuğu Uğur Yücel’i ağırladı. Yücel, Yekta Kopan ile keyifli ve vakit zaman alışılageldik söyleşi formatının dışına taşan bir sohbet gerçekleştirdi.
“Eşkıya izlerken ağladım”
Eşkıya’yı oyunculuğu bırakma sebebi olarak gördüğünü anlatan Uğur Yücel, eski sinemalarını izlemediğini ancak tesadüfen açık havada denk geldiği Eşkiya sinemasını izlediğinde birinci kere ağladığını paylaştı. Kendi oyunculuğunu beğenmediğini ve o devir oyunculuğu bıraktığını aktardı.
“Normal beşerler konformisttir, sanatkarlar değil” diyen Yücel kelamlarına “Doğaları ve yaratımları gereği olağan insan olamazlar; onlardan beklendiği üzere varlıklarını ahenk içerisinde gösteremezler” formunda devam etti.
“Konservatuarı bırakmama ramak kalmıştı”
Konservatuvar okurken Yıldız Kenter’e “Ben tiyatrocu olmak istemiyorum” dediğini anlatan duayen oyuncu, “Halkı oynamak” isteğiyle konservatuvarı bırakmaya ramak kala Haldun Taner’in onu “Aristofanes oynamazsan, Shakespeare bilmezsen âlâ bir kabare oyuncusu olamazsın” kelamlarıyla ikna ettiğini anlattı.
Cümle ortalarında oyuncu olmadığını tekrarlayan duayen isim Uğur Yücel, seyircileri sık sık güldürdü. Yücel unvanları kabul etmediğini söyleyerek, “Hayatta hiç unvanım olmadı. Üsküdar’da Mehtap Düğün Salonu’nda davul çalarak para kazanmaya başladım. Müzisyen, tiyatrocu, sinemacı, direktör, senarist… Bunların hepsini bana söyleyenler oluyor fakat kendime unvan olarak almıyorum. Tevazu olsun diye de söylemiyorum. Herkesin çok büyük unvanları var; buna da gerek var mı bilemiyorum” dedi.
Senaryosunu yazdığı ve birebir vakitte yönettiği işlerde bir direktör olarak oyunculuğunu, bir oyuncu olarak da kendi direktörlüğünü eleştirdiğini söz eden Yücel, en güzel işinin Yazı Tipe olduğunu söyledi. “Yazı Çeşide en yeterli sanat yapıtı diyemem ancak vaktinin çok çok ilerisinde bir iş oldu” dedi. Alacakaranlık dizisinde canlandırdığı komiser karakterini ise başka bir yere konumlandırdığını paylaştı.
“Çaresizliği çok hissettim”
Oyuncunun yaslanacağı bir direktör, bir çalışanın yaslanacağı bir yönetici aradığını ancak bulamadığını, kendi projelerinde bu duruma bir deva üretmeye çabaladığını söyleyen usta oyuncu, bu uğraşının nedenini ise “Çaresizliği çok hissettim ben” kelamlarıyla açıkladı. Yekta Kopan ise oturumu, “Uğur Yücel bizim yaslandığımız, sarıldığımız çınarlardan biri, uygun ki varsın Uğur abi” kelamlarıyla sonlandırdı.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
