

Deprem ve Afetlerde Medyanın Hız ve Doğruluk Dengesi
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan, özellikle doğal afetler sırasında medyanın gösterdiği hassasiyet ve sorumluluk bilincinin önemine dikkat çekti. 6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında medyada yaşanan olumsuz örneklere değinen İrvan, bu süreçte alınması gereken önlemler ve doğru habercilik ilkeleri konusunda önemli açıklamalarda bulundu.
Deprem Günlerinde Medya: Hız ve Doğruluk Arasındaki İnce Çizgi
Deprem gibi büyük afetler yaşandığında halkın en hızlı ve doğru bilgiyi alabilmesi adına medyanın rolü büyüktür. Ancak, bu süreçte medyanın sorumluluğu, sadece en hızlı haberleri sunmakla sınırlı kalmamalı; aynı zamanda bilgilerin teyit edilerek doğruluğunun sağlanması da ön planda tutulmalıdır. Prof. Dr. Süleyman İrvan, “Deprem haberlerinde, ‘haberi hızlı ver ama doğru ver’ temel ilkesi benimsenmelidir. Bu dengeyi kurmak, medyanın en büyük görevidir.” dedi.
Hız ve Teyit: Birbirini Tamamlayan Unsurlar
Günümüzde sosyal medyanın da etkisiyle haberlerin hızla yayılması, doğruluk ile hız arasındaki dengeyi zorlaştırıyor. Sosyal platformlar hız ilkesiyle hareket ederken, bu durum yanlış veya eksik bilgilerin toplumda paniğe neden olmasına sebep olabiliyor. Prof. Dr. İrvan, “Teyide dayalı habercilik anlayışını benimsemek, zaman zaman zor olsa da, medyanın temel ilkesi olmalıdır. Bu sayede toplumda güven ve istikrar sağlanabilir.” şeklinde görüşlerini paylaştı.
Yanlış Bilgi ve Yalan Haberlerin Toplumsal Etkileri
Deprem sonrası yayılan yanlış veya eksik bilgiler, toplum üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratabilir. Bunlar arasında, korku ve paniğin artması, kurtarma ve yardım çalışmalarının aksaması ve medyanın güvenilirliğinin sarsılması yer alır. Prof. Dr. İrvan, “Hatay’da baraj söylentisi gibi olaylar, toplumda büyük panik ve karışıklık yaratmıştı. Ayrıca, yanlış bilgiler kurtarma ekiplerinin çalışmalarını da olumsuz etkiler.” ifadelerini kullandı.
Afet Anlarında Önleyici ve Şeffaf Habercilik
Afetler sırasında sosyal medyada yayılan dezenformasyonun önüne geçmek mümkün olmasa da, doğru ve şeffaf iletişim kurmak büyük önem taşır. Prof. Dr. İrvan, “Yetkili kurumlar, doğru bilgi akışını hızla sağlayarak, söylentilerin önüne geçmelidir. Ayrıca, uzmanlardan oluşan bilim kurulları aracılığıyla medyaya düzenli bilgi verilmesi, toplumun doğru yönlendirilmesinde kritik rol oynar.” dedi.
Resmi Kaynakların Güvenilirliği ve Erişilebilirliği
Resmi kurumların zamanında ve doğru bilgi paylaşımı yapması, kriz yönetiminin temel taşlarındandır. Güvenilir ve ulaşılabilir kaynaklar, gazetecilerin sorularını net şekilde cevaplamasını sağlar. Ancak, Türkiye’de zaman zaman resmi makamların olumsuzlukları gizleme eğilimi görülebilmektedir. Prof. Dr. İrvan, “Resmi kaynaklar ulaşılabilir olmalı ve gazeteciler sorularına hızlıca cevap alabilmelidir. Bu, bilgi akışını ve halkın güvenini artıracaktır.” şeklinde vurguladı.
Gazetecilerin Deprem Anında ve Sonrasında Dikkat Etmesi Gerekenler
Deprem anında ve sonrasında yayın yaparken gazetecilerin duyarlılığı ve sorumluluğu büyük önem taşır. Özellikle göçük altında kalan yakınlarını bekleyen insanların duygularına saygı göstermek, yüzlerini ve acılarını dramatikleştirmeden haber yapmak gerekir. Ayrıca, hayatını kaybedenlerin görüntülerinin paylaşımında dikkatli olunmalı ve gereksiz, dramatik öğelerden uzak durulmalıdır. Prof. Dr. İrvan, “Haberlerde insani değerleri gözetmek ve toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket etmek, doğru haberciliğin temel ilkeleridir.” dedi.
Reyting ve Toplumsal İnfial Arasındaki Denge
Gazetecilerin, özellikle afet zamanlarında, şok edici ve dikkat çekici görüntüler kullanırken dikkatli olması gerekir. Toplumda panik ve korku yaratabilecek, infial oluşturabilecek dil ve görsellerden kaçınılmalı; saygı ve duyarlılık ön planda tutulmalıdır. Prof. Dr. İrvan, “Reyting uğruna, toplumda olumsuz etkiler yaratacak, sorumsuzca haber yapmak doğru değildir. Medya, toplumsal sorumluluğunu unutmamalıdır.” diyerek sözlerini tamamladı.