

Lipödem Nedir ve Nedenleri Nelerdir?
Günümüzde toplumda sıkça karşılaşılan, genellikle selülit ve obeziteyle karıştırılan lipödem, sadece estetik bir sorun olmanın ötesinde sağlık açısından ciddi riskler taşıyan bir durumu ifade eder. Bacaklar, kalçalar ve kollarda aşırı ve simetrik olarak yağ birikimine yol açan bu hastalık, kan ve lenf damarlarının düzgün çalışmamasıyla ilişkilidir. Memorial Ataşehir Hastanesi Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Bölümü’nden Uz. Dr. Jale Özdemir, lipödemin temel nedenleri, belirtileri ve tedavi seçenekleri hakkında detaylı bilgileri paylaştı.
Lipödem ve Belirtileri
Lipödem, özellikle kadınlarda görülen, hormonlara bağlı gelişen ve vücutta belirgin yağ birikimiyle kendini gösteren kronik bir metabolik hastalıktır. Hastalık, bacaklar ve kalçalarda başlayıp zamanla kollara da yayılabilmektedir. Bu bölgelerdeki yağlar, diğer bölgelere kıyasla simetrik ve orantısız büyümektedir. Ayrıca hastalarda hassasiyet, ağrı ve kolay morarma gibi belirtiler öne çıkar. Lipödemli bölgelerde hafif bir darbede bile morarma gözlemlenebilir. Bu hastalık, zaman zaman obezite ve lenfödemle karıştırılsa da, tutulan bölgelerin simetrik olması, eller ve ayaklarda görülmemesi ve cilt görünümündeki değişiklikler tanıyı kolaylaştırır.
Risk Faktörleri ve Demografik Özellikler
Genellikle kadınların %11’inden fazlasını etkileyen lipödem, östrojen hormonundaki bozukluklara bağlıdır. Bu nedenle hastaların büyük çoğunluğu kadın olmakla beraber, erkeklerde de lipödem görülebilir; fakat bu durumda erkeklerde östrojen seviyeleri mutlaka anormaldır. Lipödem hastaları, çoğunlukla yüksek vücut kütle indeksine (VKİ > 35) sahiptir ve bu durum, hastalığın ilerlemesine katkıda bulunur. Ayrıca, hastaların büyük kısmı depresyon, özgüven kaybı ve yaşam kalitesinde azalma gibi psikolojik sorunlar da yaşayabilir.
Hastalığın Nedenleri ve Risk Altında Olanlar
Lipödemin en önemli nedenleri arasında hormonal düzensizlikler, hamilelik, ergenlik ve menopoz dönemlerindeki hormonal değişiklikler ile kontrolsüz hormon kullanımı yer alır. Bunlara ek olarak, genetik faktörler, yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları da hastalığın oluşumunu tetikleyebilir. Bu hastalıkta, özellikle östrojen seviyelerinin dengesizliği, vücutta aşırı yağ birikimine neden olur. Ayrıca, yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarının hastalığın gelişiminde rol oynadığı unutulmamalıdır.
Tanı ve Evreler
Hastalığın tanısı, detaylı tıbbi ve aile öyküsü alımı ile başlar. Fizik muayene ve bazı görüntüleme yöntemleri kullanılarak tanı konulabilir. Lipödemin farklı evreleri şu şekildedir:
- Evre 1: Cilt pürüzsüzdür, hafif şişlik ve simetrik yağ birikimi mevcuttur. Ağrı minimal düzeydedir.
- Evre 2: Ciltte portakal kabuğu görünümü başlar, nodüller ve düzensizlikler oluşur. Ağrı artar, hassasiyet belirginleşir.
- Evre 3: Ciltte belirgin düzensizlikler ve sertlikler görülür, yağ birikimi artar. Ağrı şiddetlidir ve hareket kısıtlanabilir.
- Evre 4: Lenf sıvısı birikimi sonucu ciddi şişlikler ve deformasyonlar oluşur. Ciltte yara ve kronik açık yaralar görülebilir. Ağrı kronik ve şiddetlidir.
Erken Tanı ve Tedavi Yöntemleri
Erken evrede teşhis edilip uygun tedavi başlanması, hastanın yaşam kalitesini önemli ölçüde artırır. Lipödemin önlenmesi için, hayvansal gıdalardan uzak durmak, katkı maddeleri içeren hazır gıdaları tüketmemek ve anti-inflamatuar özellikler taşıyan besinler tercih edilmelidir. Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz, hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir. Ayrıca, uzman doktorların önerdiği koruyucu giysiler kullanmak ve cilt nemlendiricileri uygulamak önemlidir.
İleri Evrelerde Uygulanan Cerrahi Tedavi: Liposuction
Lipödem tedavisinde en etkili yöntemlerden biri liposuction uygulamasıdır. Bu yöntem, vücutta anormal şekilde biriken yağ dokusunun cerrahi olarak uzaklaştırılmasını sağlar. Erken evrelerde estetik kaygılarla tercih edilirken, ileri evrelerde ağrı ve hareket kısıtlılığını hafifletmek amacıyla kullanılmaktadır. Liposuction, hastanın yaşam kalitesini artırmak ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak için önemli bir seçenektir. Cerrahi sonrası dönemde, cilt sıkılaştırıcı işlemler, düzenli egzersiz, diyet ve kompresyon giysileri kullanımı ile lenf drenajı masajları da tedaviyi destekler.