Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, hayvanlarla kurulan duygusal bağın çocuklardan yaşlılara kadar her yaş kümesinde ruh sıhhatini nasıl etkilediği ve hayvan dayanaklı terapilerin ruhsal rahatsızlıklarda nasıl rol oynadığı hakkında bilgi verdi.
Hayvanlar, şartsız sevgiyle travma sonrası inanç hissini tekrar kazandırıyor!
Bilimsel araştırmaların, hayvanlarla vakit geçirmenin gerilim hormonu olan kortizol düzeylerini düşürdüğünü ve memnunluk hormonu olarak bilinen oksitosin salgısını artırdığını gösterdiğini söz eden Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, “Bu duruma örnek olarak, bir kediyi okşamak kalp atış suratını düzenleyerek şahsa sakinlik hissi verebilir. Bununla birlikte hayvanlarla etkileşim içinde olmak, yalnızlık hissini azaltarak depresyon belirtilerini hafifletebilir.” dedi.
Kişinin yalnız olmadığını ve yalnızlıkla bir arada gelebilen değersizlik ya da sevilmeme hisleriyle daha rahat baş edebileceğini aktaran Aydın, “Özellikle terapi köpekleri yahut kedileri, travma sonrası gerilim bozukluğu (TSSB) yaşayan bireylerde inanç hissini yine inşa etmeye yardımcı olur. Yardımcı olmasının nedenleri incelendiğinde, bu hayvanlar koşulsuz sevgi ve inanç duygusu sunar. Travmatik tecrübeler yaşayan bireyler, insan münasebetlerinde inanç sorunu yaşayabilir ve tehdit algıları artabilir. Lakin hayvanlar, yargılamadan ve beklentisiz bir formda bireylere eşlik eder, bu da kişinin yine itimat hissini deneyimlemesine imkan tanır.” biçiminde konuştu.
Hayvanlarla bağlantı, sözel olmayan hisleri anlamayı sağlıyor!
Hayvanların, insanların hislerini anlamlandırmasına ve yönetmesine yardımcı olabileceğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, “Bir kişi gerilimli yahut üzgün olduğunda evcil hayvanıyla vakit geçirmek, ona şartsız sevgi sunan bir dostla birlikte olmanın huzurunu yaşamasını sağlar. Bu, bilhassa öfke denetimi yahut telaş bozukluğu yaşayan bireylerde, duygusal reaksiyonları daha âlâ yönetmelerine yardımcı olabilir.” dedi.
Çocuklar ve ergenler üzerinde yapılan araştırmalara değinen Aydın, “Hayvanlarla vakit geçiren bireylerin empati marifetlerinin geliştiğini ve gerilim karşısında daha sağduyulu yansılar verdiklerini ortaya koyan araştırmalar var. Birey, hayvanın hislerini anlamaya ve onun gereksinimlerini gözetmeye başlar. Empati, bir oburunun his ve muhtaçlıklarını fark edebilme ve onlara uygun biçimde karşılık verebilme maharetidir. Hayvanlarla kurulan bağ, insanların bu yeteneğini geliştirmesine yardımcı olur zira hayvanlar konuşarak kendilerini tabir edemezler. Onların ruh hallerini vücut lisanları, yüz tabirleri ve hareketleriyle anlamak gerekir.” açıklamasını yaptı.
Hayvanlarla büyüyen çocuklar diğerlerinin hislerini anlamada daha başarılı olabilir!
Bir çocuğun evcil bir hayvanla büyüdüğünde, sorumluluk duygusu, empati ve toplumsal marifetler kazandığını vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, “Bir çocuğun her gün köpeği beslemesi, ona nizamlı bakım sağlaması gerektiğini öğrenmesine yardımcı olur. Ayrıyeten, hayvanlarla büyüyen çocuklar, duygusal sözlerini daha âlâ tanıyabilir ve oburlarının hislerini anlamada daha başarılı olabilirler. Hayvanlarla oyun oynayan çocukların toplumsal münasebetlerinde daha girişken ve uyumlu oldukları da bilimsel çalışmalarla desteklenmiştir.” dedi.
Hayvanlarla kurulan duygusal bağ, güzelleşme sürecine katkı sağlıyor!
Yaşlı bireyler içinse evcil hayvanların, hem fizikî hem de duygusal olarak büyük bir takviye kaynağı olabildiklerine işaret eden Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, “Bir kedi yahut köpekle vakit geçirmek, yalnızlık hissini azaltırken zihinsel sıhhati da takviyeler. Örneğin, Alzheimer hastası bireylerde terapi hayvanlarıyla yapılan çalışmalar, bireydeki anksiyeteyi azalttığını ve bilişsel fonksiyonlarını desteklediğini gösteriyor. Evcil hayvanlar, yaşlıların günlük rutinlerini müdafaalarına yardımcı olarak onlara bir maksat hissi kazandırır ve toplumsal etkileşimlerini artırır. Böylelikle yaşlılık sürecinin daha sağlıklı geçirilmesi katkıda bulunurlar.” dedi.
Hayvan dayanaklı terapilerin hangi psikiyatrik rahatsızlıklarda daha sık kullanıldığına da değinen Aydın, kelamlarını şöyle tamamladı:
“Hayvan takviyeli terapiler, bilhassa depresyon, tasa bozuklukları, otizm spektrum bozukluğu ve TSSB üzere rahatsızlıklarda sıkça kullanılır. Örneğin, savaş travması geçirmiş bir gazinin terapi köpeğiyle geçirdiği mühlet sonunda panik ataklarının azaldığı ve toplumsal hayata daha kolay adapte olduğu görülmüştür. Bir olayda, ağır depresyon teşhisi konmuş bir bireyin, at dayanaklı terapiye başladıktan sonra günlük rutinlerine daha kolay dönebildiğini ve kendisini daha inançta hissettiğini gözlemlemiştik. Kısaca hayvanların bireylere duygusal bağ sunmaları düzgünleşme sürecine katkıda bulunur.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
