

İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Liv Hospital Rejeneratif Tıp Kök Hücre Üretim Merkezi Direktörü Prof. Dr. Erdal Karaöz’ün yaptığı açıklamalara göre, Türkiye’de kanser hücrelerini hedef alıp yok edebilen özel hücrelerin üretileceği yeni bir laboratuvar kuruluyor. Samsun’da düzenlenen bilgilendirme toplantısında, bölgedeki sağlık profesyonellerine kök hücre tabanlı hücresel tedavi ve gen tedavilerindeki son gelişmeleri aktaran Prof. Dr. Karaöz, bu alandaki ilerlemelerin ülkemiz adına büyük önem taşıdığını dile getirdi.
Ölü Hücreler Tedavi Edilemiyor, Kök Hücre Umut Veriyor
Prof. Dr. Karaöz, özellikle son yıllarda kök hücrelerin tıpta giderek daha fazla ön plana çıktığını belirterek, mevcut tıbbi imkanların bazı hastalıkları yüzde 100 tedavi edemediğine dikkat çekti. Hastalıkların çoğunluğunu nörodejeneratif hastalıklar oluşturuyor ve bu hastalıkların temel sorunu, ilgili organlardaki hücrelerin çeşitli nedenlerle ölmesi ve bu ölü hücrelerin görevini yerine getirememesidir. Örneğin, Parkinson hastalığında dopamin üreten hücrelerin ölmesi sonucu klinik belirtiler ortaya çıkarken, Tip 1 diyabet hastalarında ise pankreasta insülin üreten hücreler kaybedilmektedir. Ne yazık ki, mevcut cerrahi veya ilaç tedavileri bu ölü hücreleri yerine koyma imkanı sunmamaktadır.
Türkiye’de Hücresel Tedavilerde Yenilikler ve Standartlar
Son 30 yılda, hem dünya hem de Türkiye’de önemli araştırma ve gelişmeler yaşanmakta olup, özellikle son 10 yılda Sağlık Bakanlığı’nın denetimi altında onaylı hücresel tedavi uygulamaları hastalara sunulmaya başlanmıştır. Prof. Dr. Karaöz, bu noktada dikkat edilmesi gereken birkaç önemli hususa vurgu yaptı:
- Üretilen hücrelerin uluslararası standartlara uygun, GMP (İyi Üretim Uygulamaları) şartlarında olması ve bu hücrelerin yetkili laboratuvarlarda üretilmesi gerekmektedir.
- Uygulama öncesinde, hastanın bu tedaviden fayda görebileceğine dair Sağlık Bakanlığı’ndan onay alınması zorunludur.
- İstismar riskine karşı dikkatli olunmalı. Boş vaatlerle hastalara yanlış umutlar aşılayan uygulamalardan kaçınılmalı ve tedavi, uygun hastalara yapılmalıdır.
Kök Hücrelerin Kanser Riski Taşıması Tartışmaları
İnsanlar arasında sıkça sorulan “Kök hücre kanser yapar mı?” sorusuna ilişkin olarak Prof. Dr. Karaöz, şu açıklamayı yaptı: “Hayır, yapmaz. Hem klinik deneyimlerimiz hem de dünya genelinde yapılan bilimsel araştırmalar, kullanılan erişkin kök hücrelerinin ve bebeklerin göbek kordonundan elde edilen dokuların, kanser veya ciddi yan etkilere yol açmadığını göstermektedir.”
Geleceğin Tedavi Yöntemi: Hücresel İmmünoterapi ve CAR T-Cell Teknolojisi
Prof. Dr. Karaöz, özellikle son yıllarda gündeme gelen ve hızla gelişen hücresel immünoterapi alanından bahsederek, kanırsız ve tedavi edilemeyen bazı vakalara karşı umut vadeden yeni teknolojilerden söz etti. Özellikle, kan kökenli hematolojik malignanslar ve bazı solid tümörlerde kullanılan CAR T-cell teknolojisinin, Amerika’da doğup hızla tüm dünyaya yayıldığını belirtti.
Türkiye’nin İlk “CAR T-Cell Laboratuvarı” Yolda
Prof. Dr. Karaöz, Türkiye’de bu güçlü hücreleri üretebilecek ilk laboratuvarın kurulmakta olduğunu müjdeledi ve şunları söyledi: “Hastanemizde, bu hücreleri üretip hastalara enjekte ederek kanser hücrelerini tanıyıp yok edebilen bir laboratuvarın kuruluş aşamasındayız. Tahmini süremiz 6 ay ila 1 yıl içerisinde bu teknolojiyi hizmete sunmak ve Türk hastalarına kazandırmak olacak. Bu konuda, ilgili hekim arkadaşlarımızı bilgilendirmeye devam edeceğiz.”
Gelecekte Bu Teknolojinin Kapsamı
Kurulacak bu ileri teknolojik laboratuvar, çok büyük ve kompleks bir yapı olacak ve aşağıdaki özellikleri taşıyacak:
- Hastanın kanser hücreleri detaylı şekilde tanıtılacak
- Özel savaşçı hücreler üretilecek ve tekrar hastaya enjekte edilecek
- Spesifik hedefe yönelik tedavi uygulaması gerçekleştirilecek
Prof. Dr. Karaöz, bu teknolojinin yalnızca kanserlerde değil, otoimmün hastalıkların tedavisinde de kullanılabileceğine işaret ederek, şunları ekledi: “Gelecekte, bu teknoloji ile solit organ tümörleri ve otoimmün hastalıkların tedavisinde önemli gelişmeler sağlanabilir. Amerika’da doğup, Avrupa’da yaygınlaşmaya başlayan bu teknolojiyi, Türkiye’de ilk uygulayan merkezlerden biri olmayı hedefliyoruz.”
Sonuç ve Temenniler
Türkiye’nin sağlık alanında önemli adımlar attığını ve bu teknolojik gelişmelerle, hastalara daha etkin ve kişiye özel tedavi seçenekleri sunulacağını belirten Prof. Dr. Karaöz, ülkemizin bu alanda global standartlara ulaşması ve öncü olmasının büyük bir gurur kaynağı olacağını vurguladı.